Her şey bir telefon görüşmesiyle başladıY. Metin Aksoy - 06 Haziran 2011 PazartesiGÜMÜŞHACIKÖY OKÇULUK ŞENLİĞİ
Her şey bir telefon görüşmesiyle başladı
Bir vesile ile önceden tanışmış olduğumuz değerli Gümüşhacıköy
Kaymakamı Serdar Kartal'ın üç ay öncesinden beni arayarak ilçede bir okçuluk takımı kurmak istediğini söylediğinde okçuluğumuz adına çok memnun olmuştum. Resmi birimlerin okçuluğa ilgisinin artmaya başlamasının okçuluğun dirilişini ivmelendireceği aşikâr idi. Kaymakam bey telefon konuşmamızda yaptığım davet üzerine üç saat içerisinde Tokat'a geliyor ve okçuluk hakkında ilk teatimizi yapıyorduk. Planımız üzerine kısa bir süre sonra Tokat’a iki Gümüşhacıköylü arkadaş gelerek hafta sonu boyunca benden gerek teorik gerekse uygulamalı hızlandırılmış bir kurs aldılar. Bu vesile ile elimde “Türk okçuluğu Birinci Kademe Eğitim Notları” adında bir dosya da oluşmuştur. Bu iki günlük eğitime Danişment Kemankeşleri de katılarak birlikte iki güzel gün geçirdik. Ersin ve Necmi beyler daha sonra Gümüşhacıköy'ün yarışmada en iyileri olacaklardı.
Şenlik teklifi
İki ay kadar sonra Kaymakam Serdar Bey telefonla arayarak İstanbul fethinin yıldönümünde uluslar arası bir okçuluk şenliği yapmak istediğini bildirdi. Süre kısa olmasına rağmen elimizden geleni yapacağımızı bildirip hemen tanıdığımız grupları haberdar ettik. Avrupa için çok geç kalmıştık. Çünkü uluslar arası bağlantılar genellikle yıl öncesinden yapılmaktadır. Türkiye'de bildiğimiz herkesi hatta Kemankeş ile ciddi problemi olan bir gruba dahi davet mesajı attık. İstanbul Talimhane grubu başkanı yurtdışında olacağından gelemeyeceklerini bildirdi. Diğer İstanbul grubundan da beklediğimiz üzere cevap bile almadık. Ama Sivas Sipahi Ocağı, Kayseri Atlı Okçuluk Kulübü, Ankara Kavsi Kemankeşleri, Kırıkkale'den Kenan Kayıhan ve arkadaşları, Samsun'dan Civan Çelik ve arkadaşları, Suluova'dan Osman Keten ve arkadaşları ve İstanbul’dan Z.Metin Ateş den olumlu yanıt alarak hazırlıklara başladık. Bu gibi organizasyonlarda % 50 ye varan iptaller olabilmesine rağmen katılım yüksek oranda oldu. Kayseri Atlı Okçuluk Kulüp Başkanı değerli arkadaşımız Sami Genel'in amcasının vefatı ve Sivas ta yapılacak cirit seçmelerinin tarihinin iptal edilememesi nedeniyle ilçe dışı geleceklerde 10 kişilik bir fire olmasına rağmen Gümüşhacıköy için eğitim alan arkadaşların 16 okçu yetiştirmiş olmaları nedeniyle toplamda 53 okçu ile yarışma yapıldı.
Bir yarışma kurgulamamız lazımdı
Yarışma kuralları ve şekli Kemankeş tarafından organize edilecekti. Sivas'ta iki yıl önce Kralların Yürüyüşü’nden esinlenerek hazırladığımız yarışmayı biraz daha eğlenceli ve iddialı bir hale getirdik. “Uzaklaşan Puta” adını verdiğimiz bu yarışmada okçular bir çizginin arkasına tek tek anons ediliyor ve 20 metredeki putaya 3 er ok atarak yarışmaya başlıyorlar. Tek bir isabet bile okçuyu üst tura çıkarıyor. Putanın yakında olması ve ok sayısının 3 olmasını ısınma amaçlı olarak belirledik. Niyetimiz ısınma için vakit kaybetmemekti. Buna rağmen 3 yarışmacının ilk turda elendiğini gördük ki bunu soğuk havaya bağladık. Puta 25,30,35,40,47,54,60 şeklinde uzağa götürülüyordu. Sivas taki tecrübelerimden yarışmanın 47 veya 54 te biteceğini hesaplamıştım. Yanılmış olduğumu ertesi gün anlayacaktım.
İlçeye vasıl oluyoruz
Yarışma günü öncesi ilçeye gelerek bize ayrılan yurda yerleştik. Hemen akabinde Kaymakam Bey ile birlikte yaylaya hareket ettik. Belediye Başkanı ve ekibi de oradaydı. Yarışma yerini, putaların yerini resmi geçidin nasıl olacağını ölçtük biçtik ve işaretledik. İlçede protokolden sorumlu arkadaş Gürkan Bey’in ciddi yardımları oldu. Tribünün önünde bulunan ve tören kıtasının halkı selamlayacağı yerde bulunan genişce bir çamurlu alana kocaman bir branda serilerek sorun çözüldü ve yayladan indik. Bu vesile ile birbirini Kavsi Forum'dan veya facebook tan tanıyan birçokları yüz yüze tanışma imkanı buldu. Akşam yemeğinden sonra güzel bir salonda
Kemankeş'in artık klasik hale gelen sunumları yapıldı. “Yay Yapımı” ben, “Menzil Okçuluğu ve Okmeydanı” Z.Metin Ateş, “Atış Tekniği” İlkay Demirhan. Yenilik olarak Hilmi Ariç
“Atlı Okçuluk”. Yetkililerin bir yanlış anlaması sonucu sunumlara sadece
yarışmacılar davet edilmişti ama kaldığımız yurtta bizden haberdar olan lise
öğrencileri meraktan salonu doldurmuşlardı. Sunumlardan sonra teknik liseye
geçerek hazırlanan kostümler için halen devam eden hummalı çalışmayı yerinde
gördük. Gümüşhacıköy'lüler büyük bir hevesle teknik lisenin giyim bölümünce hazırlanan kıyafetleri bekliyorlar ve o saatte dahi çalışmalar devam ediyordu. Gördüğümüz herkes ciddi şekilde şenliğe motive olmuş durumdaydılar. Sadece putalar hazırlanırken kullanılan 20 cm süngerin arkasına kalın bir sunta konulup oklar için tehlikeli ve puta için ağır bir hale getirilmişti.( Herkes vursun moral olsun diye putayı boyu 150 cm olacak ayarlamıştım) Onu da bir dekupaj testeresi bulup hallettik ve uyumaya gittik. Ama uyumak ne mümkündü. Zaten sıklıkla görüşemeyen arkadaşlar ile bir de yeni eklenen ve tanışmadığımız arkadaşlar olunca kimse saat 01 den önce yatamadı. BU arada kemankeşlerin yeni başlayanların okları için canla başla yardımcı olduklarını mutlu ve mesut bir şekilde seyretme imkânımız oldu. Türkiye'de okçu sayısının azlığı nedeniyle henüz ok ve yay müştemilatı satan yerlerin yaygınlaşmamış olması ciddi bir sorun teşkil ediyor. Bazı arkadaşların yelek için hayvanat bahçesine gidip tüy aramak zorunda kaldıklarını öğrendik. Bazı ok gövdeleri mecburen yapı marketlerden tedarik edilmişlerdi ve ciddi bir esneme sorunu göstereceklerdi.
Ok meydanına hareket
Ertesi sabah güzel bir kahvaltının arkasından son gelecek iki araç beklenildi. Tokat’tan gelecek ikinci aracın Suluova ile Taşova’yı karıştırıp fazladan 150 km yol gitmeleri ve bu nedenle bir saatten fazla geç kalmış olmaları bir de yaylanın ilçeye olan uzaklığına eklenince hedefimizden bir buçuk saat gecikmeli olarak yaylaya vardık. Bir gün önceki sessiz meydan bir panayır yeri halinde idi. Ona yakın köy ahalisi gelmiş çadırlar kurulmuş sacların altı yakılmış gözlemeler sacın üzerine atılmış, bir yandan mehter vuruyor bir yandan atlılar koşturuyordu. Tam bir şenlik havası vardı. Elli iki kişilik yarışmacı birliği 4 erli sıra oldu. Mehter vurarak yanımızdan geçti. Planlamış olmamakla beraber dörtlü sıradan arta kalan ben birliğin başına geçtim. Sorguçlu miğferim ile oraya yakışmakla beraber dokuzuncu sıradan sonra beyler paşalar ve dahi padişah II. Selim kıyafetli Gümüşhacıköy Başhekiminin olması hiyerarşik düzeni bozuyor olmasına rağmen kimsenin o an bunu akıl etmeyeceği kesindi. Mehterin arkasından dayı dayı dayılanarak yaptığımız yürüyüşün herkes için keyifli olduğunu düşünüyorum. Bu arada Kavsi grubunun yaptırmış olduğu sancağı Bilal Hayri’den cebren alarak yürüyüşü onunla yaptım. Ne de olsa çizimleri Tokat'ta yaptırmıştım. Hem kemankeş hem kavsi idim. Tribünün karşısına gelince mehter sustu.
“safa nazarınız bizimle olsun” diye bağırdı bölükbaşı.
“kuvvet ola…” diye bağırdı tribündekiler. Selam verip yerimize geçtik. Mehter bir süre daha vurdu ve meydan okçulara kaldı. Adnan Yavuz tarafından bir gülbank okundu. Bizler hep bir ağızdan “huuuuu” dedik. Açılış için her bölgeden bir temsilcinin katılacağı 25 metreden balon kaplanmış putaya atış planlamıştım. Yapılan atışlardan sonra putayı seneye 15 metreye koymaya karar verdim. Hengâme ve ya hak sesinden yoğunlaşmamız bozulup hayli ıska geçtik. Sadece Z.Metin Ateş in balon vurabildiğini gördüm. Mahcup bir eda ile seyirciyi selamlayıp yarışmaya geçtik.
Yarışma
Yarışmayı uzun anlatmayacağım. Sonlara Tokat’lılar olarak yarışırız diye düşünürken bizimkiler elenip Kayseri’den Ramazan Bıyıklı ve Sivas’tan Murat Beysun benimle birlikte 45 üzerine çıktılar. Sivas’ta devasa 90 metre FİFA hedef kağıtlarına rağmen yarışma 45 te benim kaçırıp Grozer’in çok düzgün atışlarla vurması yarışma bitmişti. Burada ise 47 ve 54 üçer kişi ile geçildi ve 60 a gelindi. Artık bitmez bu yarışma diye düşünürken sağ olsun gençler 60 metreyi vuramayıp birinciliği bana bıraktılar. İki yılda puta 40 tan 60 a çıkmış oldu. Bir gün Asitane’de çınar altındaki mesafeye koyamayabiliriz ama ben ölmeden en azından Mısır’daki puta mesafesine koyulacağına inanıyorum. Yağış nedeniyle 73 metrede olan sabit putaya atış yarışmasını yapamadık. Ama tek yarışma bile herkes için tatminkâr oldu.
Elveda vakti
Ödül töreni ilçede kapalı salonda yapıldı. Polonyalılardan kılıç öğrenen arkadaşlar güzel bir gösteri de yaptılar. Çaylar içildikten sonra insanlar birbirleri ile vedalaşmaya ve gruplar ayrılmaya başlamıştı. Kısacık süre içerisinde insanlar dostluklar kurdular. Seneye kalmadan tekrar buluşma temennileri içinde vedalaştılar.
Sonuç
Uzaklaşan puta yarışması Kemankeş in klasik yarışması haline geldi. Heyecanın artarak devam ettiği güzel bir yarışma oluyor. Her sene putayı daha ileriye götürmek için çalışmalıyız. Tokat Sivas ve Kayseri gençleri bu amacımızı gerçekleştirebilecekler gibi görünüyor. Elli üç okçu gibi neredeyse Türkiye de yay sahibi olan kesimin üçte ikisini bir araya getirmek mutluluk vericiydi. Okçuluğun yavaş ama kararlı bir şekilde yayıldığını hep birlikte görüyoruz. İstanbul'dan yeterli katılım olmaması üzüntü verici. Ama Anadolu hareketi böyle devam ederse bu İstanbul'un kendi sorunu haline gelir.
Yaşasın Geleneksel Türk Okçuluğu…
Y. Metin Aksoy yazıları
|