İstanbul'un Fethine Davetlisiniz (Kemankeş Arşivi)
Yayın: 1453 İstanbul Kültür ve Sanat Dergisi (Sayı 4, 2008) Yazar: İhsan Toy
Bu makale 15 yaşında
İstanbul'un Fethine Davetlisiniz
Fetih'ten tam 555 yıl sonra, ister Sultan II. Mehmed'in ordusunda bir asker,
ister bağımsız bir gözlemci, veya yabancı bir gezgin olarak İstanbul'un Fethi'ne
yeniden tanık olacak ve kente giriliş anını neredeyse aynen yaşayacaksınız.
Macar topçu ustası Urban'ın döktüğü toplara dokunup Kostantinopolis'in surlarına
doğru onların patlamalarına şahit olacaksınız. Sultan II. Mehmed'in binlerce
askerinin tekbir seslerini ve Mehter Marşı'nı duyup belki de eşlik edeceksiniz.
Dörtnala kalkmış atların nal seslerini, savaşan askerlerin kılıçlarından çıkan
şakırtıları işitecek, atılan okların kulağınızın dibinden geçtiğini
hissedeceksiniz.
Burası 14 yıl önce
Topkapı'daki Trakya Otogarı'nın olduğu, bugün ise "Topkapı Şehir Parkı"nın
bulunduğu yer. Solunuza bakınca Edirnekapı'daki surları, karşıya bakınca
Topkapı Surları'nı yani Kostantinopolis'e ilk Türk askerinin girdiği kapıyı ve
sağınıza dönünce de Silivrikapı'daki surları görürsünüz. İşte Sultan II.
Mehmed'in "Fatih" unvanını alışına şahit
olacağınız ve İstanbul’un fethini yaşayacağınız yer tam da burası.
3.000 m2'lik bir alan içerisinde çerçevesi, yani sınırlan olmayan 360
derecelik bir resim düşünün. Resmin en temel özelliği ona bakıldığında üç boyut
etkisi uyandırması. Üç boyut etkisinin sağlanması için izleyici resme ancak 14
metre uzaklıktaki bir platformdan bakacak. Resmin 650 m2'lik alanı gerçekten üç
boyutlu ve alanda kuşatmada kullanılan topların, top arabalarının, barut
fıçılarının imitasyonları var. 2350 m2'lik iki boyutlu resim alanı ise
üç boyutlu bölgenin hemen arkasından başlıyor. Çalışma öylesine detaylı ki
birebir insan büyüklüğünden başlayıp bütün detaylarıyla ince ince işlenerek ufka
doğru küçülüyor. Eserdeki figürlerin sayısı 10 bin civarında.
Dünyada şu anda yaklaşık 30 kadar panoramik müze bulunmakta. Panoramik müzeler
genellikle tarihteki önemli olayları tablolaştırmak için yapılmışlardır. En
önemlileri, Waterloo Savaşı Panoraması, Osmanlı-Rus Savaşı'nı anlatan Kırım
Savaşı Panoraması, Napolyon'un Moskova Savaşı Panoraması, Plevne Müdafaası
Panoraması ve Mesdag Panoraması'dır. Bu panoramaların çoğu, 1800'lü yıllarda
yağlı boya tekniğiyle ve olayın geçtiği yerde yapılmışlardır. Müzelerin bazdan
yatay olarak bazıları da dikey olarak yarım panoramik özelliktedir.
"İSTANBUL 1453 Panoramik Müzesi”ndeki resmin dünyada mevcut 30 kadar panoramik
müzeden ayrılan tarafı, hem yatay hem de dikey olarak tam panorama olmasıdır.
Tam panorama, her yönde panoramik olmayı ifade ediyor. Gökyüzü de kubbesel
olarak kesintisiz ve resmin üst bölümünü kapatıyor. Resim tam çerçevesiz ve
sınırsız. Çerçevesi ve sınırı olan bir resim, ne kadar derinlik ve üç boyut
duygusu uyandırırsa uyandırsın çerçevesini ya da sınırını görebiliyorsanız, onun
sizden ne kadar uzakta asılı olduğunu anlarsınız. "İSTANBUL 1453 Panoramik
Müzesi"ndeki çalışmada resmin bittiği yer diye bir şey olmadığı için, resme
bakan kişi optik alışkanlıklarıyla eserin gerçek boyutlarını kavrayamayacaktır.
İzleyici, platforma çıktığı anda 10 saniye kadar sürecek bir şok yaşıyor. Bu
durum, resmin gerçekliğini ve boyutlarını kavramayı sağlayacak referanslar,
başlangıç ve bitiş gibi dayanak noktaları bulamamanın şaşkınlığıdır. Burası
insana, kapalı bir mekâna girildiği halde, bir şekilde tekrar üç boyutlu dış
mekâna çıkılmış duygusunu yaşatıyor.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yapımına 2004 yılında başlanılan
projede sekiz sanatçının yoğun emeği var. Fikrin sahibi ressam ve çizgi film
yönetmeni Haşim Vatandaş aynı zamanda projenin koordinatörlüğünü de yürütüyor.
Ramazan Erkut, Yaşar Zeynalov, Oksana Legka, Ahmet Kaya, Hasan H. Dinçer, Atilla
Hınca ve Murat Efe'nin de görev aldığı bu müze Türk sanatçısının, imkân
verildiğinde neler başarabileceğinin çok açık bir kanıtı olarak önümüzde
durmaktadır.
Miniaturk ile başlayan, İstanbul Modern Sanat Müzesi ve "İSTANBUL 1453 Panoramik
Müzesi" ile devam eden İstanbul'a yakışan bu kalıcı kültürel çalışmaların
ivmesini artırarak devam edeceği anlaşılıyor.
İstanbul'un, Essen (Almanya) ve Pecs (Macaristan) kentleri ile birlikte "2010
Avrupa Kültür Başkenti" olmasının getirdiği ivme de kültürel ve sosyal alanlarda
kentimize birçok kalıcı kazanımlar sağlayacaktır. Temennimiz bu vesile ile
sürecin "Musiki Çalgıları Müzesi" gibi dünyada sadece birkaç ülkede var olan
başka bir örnekle devam etmesidir.
İhsan Toy
Sitenin Notu:
Sitemizin vinyetinde de görsel olarak kullandığımız figürler, Panorama 1453
müzesinden çekilmiştir. Müzede okçulukla ilgili pek çok
teçhizat da görülebilir. Okçulukla ilgili modellenen tüm bu teçhizatlarla
ilgili bilgiler ve malzeme desteği, Kemankeş grubu adına projenin diğer
kısımlarında da başından itibaren yanında yer alan çizer Şafak Tavkul tarafından
sağlanmıştır.